7 Kasım 2013 Perşembe

GALATA TURU

Şalom Gazetesinden alıntı

GALATA KULESİ
Gezinin ilk durağı Galata Kulesi olacak. Bizans İmparatoru Anastasius tarafından ahşap olarak inşa edilen kule 1348 yılında Cenevizlilerin eline geçmesi ile tekrardan İsa Kulesi adı ile yığma taştan yapılmıştı. Kule Osmanlı Dönemi’nde önce zindan sonra yangın kulesi olarak hizmet vermiş ve 17.yüzyılda Hezarfen Ahmet Çelebi kollarındaki kanatlarla kule üstünden Üsküdar’a kadar uçmayı başarmıştı. Cenevizlilerden günümüze en önemli yapı olarak kalan kule o dönem şehir planlaması için yapılan surların en üst bölümüne yerleştirilmişti. 1967 yılındaki restorasyon günümüze kule gündüzleri cafe akşamları da Türk geceleri organize edilen bir turistik işletme olarak faaliyete devam etmekte. 

DOĞAN APARTMANI  
Doğan Apartmanı Galata’nın bugün bize içerisinde bulunduğu durumu özetlemesi açısından her zaman gündemdeki yerini koruyor. Doğan Apartmanı, Galata Kulesi’nin sol tarafından devam ettiğinizde Serdar-ı Ekrem Sokak 56 numarada sarı renk cephesi ve yeşil panjurları ile hemen kendini belli ediyor. 1860’larda Prusya Büyükelçiliği olarak alınan araziye ilk olarak Prusya Büyükelçiliği inşa ettirilir ancak daha sonra bina elçiliğin buradan ayrılması ile boşalır. 1890-1919 yıllarında Belçikalı Helbig ailesi asıl bugünkü binayı inşa ettirir ve kendi adlarını verirler. 1. Dünya Savaşı sonrası mal sahibi ölünce bina açık arttırma ile dönemin tütün kâğıdı fabrikatörü Mair De Botton’a satılır ve adı da Botton Han olarak değişir. 1929 yılında borç yüzünden ipotek edilen bina Victoria Sigorta’ya satılır. Han, Victoria Han adını alır. 1942 yılına gelindiğinde ise Yapı Kredi Bankası’nın kurucusu Kazım Taşkent binayı alır ve Alpler’de geçirdiği kazada ölen oğlu Doğan’ın adını verir. Günümüze gelindiğinde ise artık apartmanların tek tek satıldığını ve ayrı ayrı sahiplerinin olduğunu biliyoruz. Binayı ilginç kılan en önemli bir dönem özellikle yabancı şirketlerin orta seviyeli memurlarına kiraya verilen ucuz malzemeli bu apartmanın şu an tek bir katının 600 bin ile 1 milyon TL arasında değişmesi olarak görülüyor. Artık binada bir dönem yaşayan Yahudi, Ermeni ve Rumlar’dan çoğu ya yurtdışına gitti ya da  hayatını kaybetti. 

KAMONDO HAN-YAZICI APARTMANI
Serdar’ı Ekrem Sokak’ta Doğan Apartmanı’na gelmeden sağ tarafta neo-klasik üslupta simetrik yapı olarak inşa edilen Kamondo Han bizi karşılar. 18.yüzyıldan beri Osmanlı’nın ticari hayatında aktif bir rol oynayan Kamondolar, İsaac Camondo ve Şurekası isimli bankaları ile başlattıkları atılımı bölgede yaptırdıkları apartmanlar, hanlar, dükkânlar ve o meşhur merdivenleri ile bölgedeki modernleşmeye de ışık tutmuşlardır. Kamondo Han’ı da mimarisinden çok aslında orada yaşayan kiracıları meşhur yapmıştı, bunlara örnek olarak Sultan’ın diş hekimi Hantz Von Der Heyde ve Abidin Dino’yu gösterebiliriz. 

GALATAYI YAŞAYANLAR ANLATIYOR

İlk olarak sözü 1948-1967 yıllarında Galata’da yaşamış ve şu an İsrail’de yaşayan Yusuf Bey oturduğu apartmanı ve günlük yaşamı özetledi. Yusuf Bey Büyük Hendek Caddesi’nde 81 numara Güler Apartmanı’nda otururmuş, o zamanlar apartman 3. kat penceresinin hemen altındaki Davud Yıldızı ile dışarıdan hemen fark edilirmiş. O apartmandan ilk aklında kalan komşusu Rum Terzi Froso, kendisi 6-7 Eylül olaylarından sonra Yunanistan’a gitmiş. Yusuf Bey yaşadığı dönemde mahallesinin tam bir “Yahudi mahallesi” olduğunu sokakta dolaşırken yüksek sesle kimi zaman hem Ladino hem de İbranice melodiler mırıldandıklarını anlattı. Bunun yanında neredeyse tümü Yahudi olan komşularıyla Cuma Sinagog çıkışlarının, Şabat yemeklerinin, Motsae Şabatlarının çok kuvvetli hissedildiğini belirtti. Hatta Kal de los Frankos (İtalyan Sinagogu) ile Büyükhendek Caddesi’nin kesişiminde sol kolda dönemin Hahambaşısı Rafael Saban’ın oturduğunu, Pesah ve Sukot arası Omer esnasında Cuma akşamları her hafta bu sinagoga bir konferans dinlemeye gittiklerini anlattı. Kimi zaman bir doktor ya da bir avukat ama her hafta Ladino dilinde cemaatin ileri gelenleri görüşlerini aktarırlardı. Yusuf Bey o dönemde aklında en meşhur iki pastane olarak Baylan ve Tilla’nın kaldığını ve daha sonra semtlerinde bulunan Andon’un gözde bir mekân olduğunu belirtti. Ancak bayramlarda özellikle cemaat çoğunluğunun Lo Bueno’dan alışveriş yaptığını hatırladı. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder