GALATA KULESİ
Gezinin ilk durağı
Galata Kulesi olacak. Bizans İmparatoru Anastasius tarafından ahşap olarak inşa
edilen kule 1348 yılında Cenevizlilerin eline geçmesi ile tekrardan İsa Kulesi
adı ile yığma taştan yapılmıştı. Kule Osmanlı Dönemi’nde önce zindan sonra
yangın kulesi olarak hizmet vermiş ve 17.yüzyılda Hezarfen Ahmet Çelebi kollarındaki
kanatlarla kule üstünden Üsküdar’a kadar uçmayı başarmıştı. Cenevizlilerden
günümüze en önemli yapı olarak kalan kule o dönem şehir planlaması için yapılan
surların en üst bölümüne yerleştirilmişti. 1967 yılındaki restorasyon günümüze
kule gündüzleri cafe akşamları da Türk geceleri organize edilen bir turistik
işletme olarak faaliyete devam etmekte.
DOĞAN
APARTMANI
Doğan Apartmanı
Galata’nın bugün bize içerisinde bulunduğu durumu özetlemesi açısından her
zaman gündemdeki yerini koruyor. Doğan Apartmanı, Galata Kulesi’nin sol
tarafından devam ettiğinizde Serdar-ı Ekrem Sokak 56 numarada sarı renk cephesi
ve yeşil panjurları ile hemen kendini belli ediyor. 1860’larda Prusya
Büyükelçiliği olarak alınan araziye ilk olarak Prusya Büyükelçiliği inşa
ettirilir ancak daha sonra bina elçiliğin buradan ayrılması ile boşalır.
1890-1919 yıllarında Belçikalı Helbig ailesi asıl bugünkü binayı inşa ettirir
ve kendi adlarını verirler. 1. Dünya Savaşı sonrası mal sahibi ölünce bina açık
arttırma ile dönemin tütün kâğıdı fabrikatörü Mair De Botton’a satılır ve adı
da Botton Han olarak değişir. 1929 yılında borç yüzünden ipotek edilen bina
Victoria Sigorta’ya satılır. Han, Victoria Han adını alır. 1942 yılına
gelindiğinde ise Yapı Kredi Bankası’nın kurucusu Kazım Taşkent binayı alır ve
Alpler’de geçirdiği kazada ölen oğlu Doğan’ın adını verir. Günümüze
gelindiğinde ise artık apartmanların tek tek satıldığını ve ayrı ayrı
sahiplerinin olduğunu biliyoruz. Binayı ilginç kılan en önemli bir dönem
özellikle yabancı şirketlerin orta seviyeli memurlarına kiraya verilen ucuz
malzemeli bu apartmanın şu an tek bir katının 600 bin ile 1 milyon TL arasında
değişmesi olarak görülüyor. Artık binada bir dönem yaşayan Yahudi, Ermeni ve
Rumlar’dan çoğu ya yurtdışına gitti ya da hayatını kaybetti.
KAMONDO HAN-YAZICI
APARTMANI
Serdar’ı Ekrem Sokak’ta
Doğan Apartmanı’na gelmeden sağ tarafta neo-klasik üslupta simetrik yapı olarak
inşa edilen Kamondo Han bizi karşılar. 18.yüzyıldan beri Osmanlı’nın ticari
hayatında aktif bir rol oynayan Kamondolar, İsaac Camondo ve Şurekası isimli
bankaları ile başlattıkları atılımı bölgede yaptırdıkları apartmanlar, hanlar,
dükkânlar ve o meşhur merdivenleri ile bölgedeki modernleşmeye de ışık
tutmuşlardır. Kamondo Han’ı da mimarisinden çok aslında orada yaşayan
kiracıları meşhur yapmıştı, bunlara örnek olarak Sultan’ın diş hekimi Hantz Von
Der Heyde ve Abidin Dino’yu gösterebiliriz.
GALATAYI YAŞAYANLAR
ANLATIYOR
İlk olarak sözü
1948-1967 yıllarında Galata’da yaşamış ve şu an İsrail’de yaşayan Yusuf Bey
oturduğu apartmanı ve günlük yaşamı özetledi. Yusuf Bey Büyük Hendek
Caddesi’nde 81 numara Güler Apartmanı’nda otururmuş, o zamanlar apartman 3. kat
penceresinin hemen altındaki Davud Yıldızı ile dışarıdan hemen fark edilirmiş.
O apartmandan ilk aklında kalan komşusu Rum Terzi Froso, kendisi 6-7 Eylül
olaylarından sonra Yunanistan’a gitmiş. Yusuf Bey yaşadığı dönemde mahallesinin
tam bir “Yahudi mahallesi” olduğunu sokakta dolaşırken yüksek sesle kimi zaman
hem Ladino hem de İbranice melodiler mırıldandıklarını anlattı. Bunun yanında
neredeyse tümü Yahudi olan komşularıyla Cuma Sinagog çıkışlarının, Şabat
yemeklerinin, Motsae Şabatlarının çok kuvvetli hissedildiğini belirtti. Hatta
Kal de los Frankos (İtalyan Sinagogu) ile Büyükhendek Caddesi’nin kesişiminde
sol kolda dönemin Hahambaşısı Rafael Saban’ın oturduğunu, Pesah ve Sukot arası
Omer esnasında Cuma akşamları her hafta bu sinagoga bir konferans dinlemeye
gittiklerini anlattı. Kimi zaman bir doktor ya da bir avukat ama her hafta
Ladino dilinde cemaatin ileri gelenleri görüşlerini aktarırlardı. Yusuf Bey o
dönemde aklında en meşhur iki pastane olarak Baylan ve Tilla’nın kaldığını ve
daha sonra semtlerinde bulunan Andon’un gözde bir mekân olduğunu belirtti.
Ancak bayramlarda özellikle cemaat çoğunluğunun Lo Bueno’dan alışveriş
yaptığını hatırladı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder